Film bittikten çok sonra bile aklım filmin anlatmak istediklerinde kaldı. İnsanlığın çirkinliği ve kendi kendini yok etme dürtüsü… Sevmedim filmi, bazı sahneler gereksiz bir şekilde vahşiydi, çünkü insanlık kanlı sahneler izlemekten hoşlanıyordu!
Filmde bu dünyada ne kadar eğreti durduğumuz gözümüze sokuluyordu adeta. Geçen gün Watership Tepesi isimli çok sevdiğim Richard Adams kitabından yaptığım alıntı tekrar geldi aklıma.
“ Hayvanlar, insanlar gibi davranmaz ki, dedi.
Kavga etmeleri gerekirse ederler, öldürmeleri gerekirse de öldürürler. Ama oturup da başkalarının hayatını nasıl mahvederim ya da diğerlerine nasıl zarar veririm diye kafa yorup planlar kurmazlar. Çünkü haysiyetleri vardır, ve hayvanlıkları. “
Haysiyet.
Haysiyet nicedir unuttuğumuz bir kelime. O kadar unutuldu ki, eski zamanlardan kalma bir kadın ismi gibiymiş gibi geliyor kulaklara.
Hayatım boyunce insanların birbirine türlü kötülükler yaptığına şahit oldum ben. Sizler gibi. Herkes gibi. Bu kadar çok kötülüğün olduğu bir dünyada mutlu olmaya çalışmak hiç kolay değil. Değil.
Çok yıpratıcı hastalıklarla savaşarak yaşasam da biliyorum ki bir gün bu hayattan göçüp gideceğiz, o yüzden şahsen, bana ayrılmış vakti en iyi şekilde yaşamak isterim. İsterim! Boş vakitlerimde etrafa saldırmam veya sevmediğim insanları nasıl mahvederim diye planlar kurmam. Vaktime yazık! Laf sokmayı huy edinmiş birisi ile de asla görüşmem mesela, çünkü katlanamam. Dan dan konuşan arkadaşlarıma ise bayılırım, eh içleri temiz çünkü. Bol vaktim mi var o gün ? Koyarım çayımı, açarım dizimi veya kitabımı, ohh keyfime bakarım. Veya yeni bir tarif üretirim, şarkı söylerim, fotoğraf çekerim, şiir yazarım, yürüyüş yaparım. Salata yıkarken bile boş durmam, bir şeyler dinler veya seyrederim. Bu dünyada yapacak çok fazla güzel şey var, çok da az zaman.
Kendi kendini yok etmek de sadece fiziksel bir kavram değil çünkü, ahlaki, sosyal, ruhsal ve vicdani olarak da kendi kendimizi yok etmek mümkün. Başkasını bilemem ama bir gün gittiğimde arkamdan haysiyetli kadındı desinler isterim. Azıcık fevriydi ama olsun, o kadarı da insanlık hali.
Tarife gelelim. Bu tarif AIP yapıp yumurtanın tanıtımını yapmış veya sıkı PALEO diyet uygulayan arkadaşların börek özlemini giderecek türden. Tapyoka bağırsağı irite etmeyen ve kolay sindirilen bir tür nişasta. Paleo ve AIP diyetinde tüketimine izin var, ama benim kullandığım marka çapraz bulaşma olayının net olmaması yüzünden çölyaktan muzdariplere, karbonhidrat oranı yüzünden de tip 2 diyabetlilere uygun olmadığını, Tip 1 diyabetlilerin de karbonhidrat sayarak tüketmeleri gerektiğini belirtmeden geçmeyeyim.
Paleo Su Böreği
Pişirme Süresi: 1 saat
Püf noktaları:
Bu böreği kıymalı-pırasalı da yapabilirsiniz. Çok güzel oluyor.
Kalanları –kalırsa- ertesi gün hafifçe ısıtarak tüketebilirsiniz, çok daha lezzetleniyor.
@fitmuhendisce çalkama böreğinden ilhamla
İçindekiler:
1 kg ıspanak
1 büyük boy soğan
2 adet orta boy yumurta
1 su bardağı su
1/3 su bardağı zeytinyağı
250 gr tapyoka nişastası (hammaddeler.com’dan alıyorum)
Tuz
Dilediğiniz baharat
Ispanak ve soğanı kavurmak için ayrıca biraz zeytinyağı
Yapılışı:
1-Ispanakları ayıklayıp iyice yıkayın. Soğanı küp küp doğrayın. Tuz ekleyin. Çok az zeytinyağında soğanı ve ıspanağı suyunu çekene dek soteleyin. Soğumaya bırakın.
2-Geniş çukur bir kapta yumurta, su, zeytinyağı, tuz ve tapyoka nişastasını çırpın. Hamur koyu ayran kıvamında olacak.
3-Soğumuş ıspanağı ve hamuru birbirine karıştırın. Pişire kağıdı kaplanmış borcama yayın. 180C de yaklaşık 1 saat pişirin.
4-Üzeri kızardığında fırından alın ve soğumaya bırakın. Ilık servis edin. Kıvamına ve ağızda verdiği hisse inanamayacaksınız. Yalnız hamur olmaması için henüz sıcakken kesmeyin.
Comments (4)
Tapyoka nişastası hiç kullanmadım, yerine karabuğday unu kullanılabilir mi ?
Fotoğraflar da çok güzel, elinize sağlık…
maalesef aynı kıvamı vermez, teşekkürler sevgiler
Merhaba elinize sağlık, nişasta yerine nohut yada kuru fasulye unu olur mu acaba?, Hiç böyle denediniz mi?
maalesef denemedim ama neden olmasın