Kuruyemişsiz Sütsüz Tatlılar

Çilekli Turta



Hiç kendinizi içinde bulunmaktan zerre hoşlanmadığınız, nasıl olup da sürüklendiğinizi anlayamadığınız bir durumda buldunuz mu? İlla ki olmuştur.

 

Bu gibi durumlar benim başıma ergenlik veya ilk gençlik dönemlerinde gelirdi. Yanımdaki arkadaşımı kırmak veya küstürmek istemediğim için sesimi çıkarmaz, sessizce çekerdim. Gitmek istemediğim bir yer, dinlemek istemediğim konular, yapmak istemediğim aktiviteler… Veya hepsi birden.

 

Şimdi o zamanlardaki halime bu tür durumlara veya bu tür insanlara niye katlandığımı sorduğumda şu cevabı alıyorum: Peeh, tabii ki yalnız kalmamak veya dışlanmamak için.

 

Geçen gün kim söyledi hatırlamıyorum, ama duyduğumda irkildim.

Keşke 20 yaşıma geri dönebilsem.

 

Ayy ben asla istemezdim, dedim. O yaşlarda tam bir ahmaktım. Şimdi dönsem ne olacak, bir sürü ergen derdi ile uğraş dur. Annenin evine geri dönmek de çok zor. Eh bir de üstüne okul ve sınav dertleri….

 

Yetişkin olmak kesinlikle hak ettiği değeri görmüyor. Yetişkin olmak hep kaçınılmaz bir sonu, eğlenceli günlerin bitmesini falan çağrıştırıyor insanlara. Ama ben şu dillere pelesenk olmuş “İçindeki çocuğu kaybeden, sıkıcı” yetişkinlerden biri olmaktan bahsetmiyorum. Kendini artık keşfetmiş, huzura ermiş, hayattan zevk almasını bilen ve artık hiçbir dramaya tahammülü olmayan güçlü bir yetişkin olmaktan bahsediyorum. Haksız mıyım?

 

Otuzlu yaşların kıymetini sırf bu yüzden bilmek lazım. Özgürlüğün, güçlü durabilmenin, hayır diyebilmenin kıymetini… Artık pek de hoşlanmadığım birinin sevgilisiyle sorunlarını saatlerce dinlemek zorunda kalmıyorum mesela… Bu tür konulara girmesek, hiç hoşlanmıyorum diyebiliyorum. Yalnızlıktan korkmuyorum, aksine, ondan zevk alıyorum. Biriyle görüşmek istemiyorsam kısaca “Görüşmeyelim.” diyebiliyorum.

 

Ben sadece eski Ben’i arada bir ziyaret etme hakkı isterdim. İlk ziyaretimde ona Bade ve benim o meşhur fotoğrafımızı gösterirdim. Şu bana sokulup gözlerini kapatarak gülümsediği, benimse kameraya baktığım.

Bak yavrum, derdim kendime. Bu biziz. Bu da kızımız. Hastayız. Yani iş ciddi. Fast food, şeker, abur cuburu hemen kesiyorsun. Kahvaltıda kola mı içilirmiş? Zıkkım iç. Stresten de uzak duracaksın, o işi kabul etmeyeceksin. Şu andan itibaren kendine çok dikkat edeceksin. Etmezsen seni ileride çok zorlu hastalıklar bekliyor haberin olsun. Glutensiz bir şey de bulamazsın sen şimdi. Neyse, yollarım ben sana.

Al bakalım, çilekli turta.




Çilekli Turta

Hazırlık Süresi: 1 saat

Pişirme Süresi: 15-20 dk

 

İçindekiler:

Tabanı için (orta boy turta kalıbı)

1 su bardağı (100 gr) kavrulmamış karabuğday unu*

40 gr (yaklaşık 5 çorba kaşığı) tapyoka nişastası*

2 silme çorba kaşığı hindistancevizi unu*

1 çimdik tuz

1 orta boy yumurta

2 çorba kaşığı bal veya hurma suyu*

50 gr (yaklaşık 4 çorba kaşığı sıvı) hindistancevizi yağı*

İçi için

½ kg çilek

3-4 sap ravent* (opsiyonel – şart değil)

½ su bardağı hurma suyu veya elma suyu konsantresi

Üzerine serpmek için

50 gr tapyoka nişastası

2 çorba kaşığı Hindistan cevizi unu

3 çorba kaşığı hindistancevizi yağı

Yapılışı:

1-Taban malzemelerini homojen olana dek mutfak robotunuzda karıştırın. Ele yapışmayan bir hamur elde edin. 20 dk buzdolabında bekletin.

2-İç dolgusunu hazırlamak için çilek ve raventleri doğrayın, sos tencerenizde hurma suyu ile birlikte yumuşayıp suyunu hafifçe çekene dek pişirin. Ilık olana dek bekletin.

3-Turta kalıbınızı yağlayın, hamuru kalıba bastırarak yayın.

4-Ilınmış çilekli karışımı turtanın içine döküp yayın.

5-Üzerine serpmek için yukarıda adı geçen malzemeleri homojen olana dek karıştırın, turtanı üzerine serpiştirin.

6-Üzeri ve kenarları altın rengini alana dek 180 C fırında pişirin.

7-Ilındığında servis edebilirsiniz.

 

Notlar:

*Karabuğday ve Hindistancevizi Unu Naturelka marka

*Tapyoka nişastasını hammaddeler.com’dan.

*Hurma suyu hurmatatmarket.com’dan.

*Ravent arkadaşımın hediyesi. Ülkemizde yok, o yüzden yukarıda dediğim gibi koymasanız da olur.

 

***Turta tabanı elbette başka unları karıştırarak da olur. Ancak bu 3 un çeşidi o kadar ağızda dağılan, nefis ve güzel bir karışım oluşturuyorlar ki “onun yerine bunu koyayım” alışkanlığınız varsa bu tarife bunu yapmayın derim.

 

Write a comment