Bugün benim için çok özel bir gün. Bugün ilk kurgu kitabım, Kuğukulak, satışa sunuluyor. Neredeyse iki yıldır üzerinde çalıştığım bir kitap bu…
Kıvılcımının kalbime bir yaz günü düştüğü, sıcacık bir hikaye.
Kuğukulak küçük bir maden kasabasında yaşayan bir çocuğun hikayesi. Çocukların okula gidemediği; evde, tarlada, madende çalışmak zorunda kaldığı, kış mevsiminde tüm yolların kapandığı ve her yerin karlar altında kaldığı bir kasaba burası. Umutsuz, neşesiz bir kasaba. Ama Keriman onlar gibi değil. O farklı. Onu değiştiren fantastik “olay” da bu yüzden gerçekleşiyor. Hem olağanüstü olaylar neden alternatif bir Anadolu’da yaşayan ve fakirlikten paramparça lastik ayakkabılar giymek zorunda olan bir çocuğun başına gelmesin?
İşte böyle… Yine de ne kadar şanslı olduğumun bilincindeyim. Günümüz Türkiye’sinde insanın eğitimini aldığı mesleği yapabilmesi bir lüks artık… Özellikle modern Türk kadını bunun en canlı örneği. Kaçımız hayalini kurduğumuz mesleği yapabiliyoruz? Kaçımız eğitimini aldığımız mesleği icra edebiliyoruz?
Hayalimi gerçekleştirmek için çok okudum, çok çalıştım. Sonunda kendimi bir lojistik şirketinde buluverdim. Ben bu yüzden mi Shakespeare okudum diye ağladığım çok gece oldu. Sonunda hayalime kavuşmak için önce kızımla sınanmam gerekiyormuş. Önce kavrulmam gerekiyormuş. Şimdi anlıyorum.
Yine de bir hobi değil bu, ömrümü adamaya kararlı olduğum bir tutku. Yazmak. Beni ben yapan şey. O yüzden bugün çok mutluyum, fazlasıyla heyecanlıyım ama en önemlisi de, kararlıyım.
Sağlığımı soracak olursanız, neredeyse iki aydır eliminasyon diyetinde olduğumu bilen biliyordur. Geçen seferki gibi sihirli bir etkisini de göremedim. Kısıtlanma duygusu son bir haftadır beni çok rahatsız etmeye başladı. Bu yüzden yavaş yavaş tohumlar, baharatlar, kuruyemişler gibi gıdaları diyetime sokarak üzerimdeki baskıdan kurtulmak istiyorum. Kakao ve kestane, yumurtadan sonra diyetime ilk soktuğum gıdalar.
Buradan tarife geçebilirim sanıyorum. Çok, çok leziz bir tarifle karşınızdayım efendim. Bloğumu unuttuğumu sanmayın sakın, o benim göz bebeğim.
Glutensiz Rafine Şekersiz Supangle
Servis: 4 porsiyon
İçindekiler:
Çikolata kreması için*
350 gr çiğ kestane
800 ml (4 su bardağı) ılık su/bitkisel süt
3 çorba kaşığı ham kakao
80 gr şekersiz organik bitter çikolata
200 gr (20 adet küçük boy) Sukkari hurma*
Keki için*
Kek tarifine gitmek için buraya tıklayınız
Yapılışı:
1-Kestaneleri bir gece önceden çizik atıp ılık su dolu bir kaba koyun. Tatlının dibine kek koyacaksanız keki de bir gün önceden pişirmenizi tavsiye ederim.
2-Kestaneleri fırında/ocakta közleyin ve kabuklarını soyun. Hurmaların çekirdeklerini çıkartın.
3-Çikolatayı benmari usulü eritin.
4-Hurma, erimiş çikolata, kakao, kestaneler ve 4 su bardağı ılık su/bitkisel sütü robotunuzda pürüzsüz olana dek çekin.
5-Ufak parçalara böldüğünüz kekleri kupların dibine yerleştirin. Üzerine çikolata kremasını dökün.
6-Kupların üzerini Antep fıstığı ve bitter çikolata rendesi ile süsleyin. Soğuk servis edin.
Notlar:
*Bu kremayı pasta kreması olarak kullanabilirsiniz.
*Kupların dibine kek koymak zorunda değilsiniz ancak emin olun lezzeti uğraşmanıza değiyor.
*Sukkari hurma bulamazsanız herhangi bir yumuşak hurma çeşidini kullanabilirsiniz.