Eski defterlerini ayırırken geçen yılın Türkçe defterine yazılmış satırlarıyla karşılaştım. Fazla Şermin Yaşar okuduğu için olacak, nasıl da büyüklerin onu hiç anlamadığından yakınmış yavrum.
“İğne oradan mı yapılır!” diye bağırdı, sanki yedi yıldır aynı yerden hiç insülin iğnesi yapmamışım gibi. Ters tarafından kalkmış, belli. Alttan alamadım bu defa, taş değilim ki, insanım ben.
Küçük bir çocuğun yalnızlığı tüm yalnızlıklardan daha acı.
İzolasyon, kısıtlama, kurallar… Ne zor ah, ne zor.
Mutsuzluk er ya da geç öfkeye dönüşüyor.
Saat neredeyse dört olmuş. Ne sabah çayımı içtim, ne ağzıma bir lokma koydum ne de oturup tek kelime yazı yazdım. Uykuya, iliklerime dek dinlenmeye açım. Bedenim değil, aklım yorgun.
Bugün böyle bir gün.
Ünlü kadın yazarların mutfak alışkanlıkları ile ilgili makaleyi hazırlarken keşfettiğim ilginç bir şey var. Ev ve işi dengelemek konusunda sıkıntı mı yaşıyorsunuz? Onlar da yaşamış. Ursula K.
15 Şubat’ta okullar açılacakmış. Senaryo çok bariz. İki üç hafta çocuklar okula gidecek ve o arada vaka sayıları artacak: sonra tekrar bu iç bunaltıcı izolasyon sürecine geri döneceğiz.